Bir daha yapayım deme! Tekerrür etmesin!
Do you happen to have a pen? Yanınızda kalem var mı?
Do you happen to know? Acaba biliyor musun(uz)?
How does it happen that … : Nasıl oluyor da …
If anything happened to me, my wife would have enough money: Bana bir hal olursa (ölürsem) eşime yetecek kadar para var.
I happen to know that he is not rich: Onun zengin olmadığını biliyorum (tesadüfen öğrendim).
If he does happen to see her … : Farzı muhal onu görecek olursa …
It so happened that: Öyle oldu ki/tesadüfen.
These things happen: Olur böyle şeyler!